Enflasyon tahmini politika faizini de etkiler

Forum Tanrısı

Administrator
Yönetici
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini 2 puan yukarı güncelleyerek yüzde 38'e çektiklerini ve 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduklarını bildirdi. Merkez Bankasının bu kararını değerlendiren Ekonomist Uğur Civelek ise yılsonu enflasyon tahminindeki artışın yeni bir politika faizi artışını da önünü açtığını belirtti. Civelek, “Merkez Bankası bu yılsonu için enflasyonu yüzde 36’ya, 2025 yılsonunda ise 14’e düşüreceğini söylüyordu. Piyasa buna inanmadı. Merkez Bankası gerekirse faiz yükseltiriz ama öncelikle yaptıklarımızın sonucunu görmeliyiz diye bekleniyordu. Haliyle haziran ayı sonuna kadar da bir faiz artışı yapılmayacağını söylüyordu. Şimdi en son açıklanan aylık enflasyon birçoğuna göre gerçeği yansıtmasa da yüzde 3,18 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise yüzde 75 düzeyinde. Herkesin beklentisi revizyonun yılın ikinci yarısında yapılacağı yönündeydi. Şimdi bu toplantıda yılsonu enflasyon tahminini yükseltiler ise faiz artışı da olacak mı asıl soru bu. Değişim olmasaydı bir faiz artışı da beklenmezdi. Şimdi bir faiz artışının da önü açılmış oldu. Ben faizlerde bir artış olacağını sanmıyorum. Hedefi değiştirilmesi acaba yaratıyor. Son atılan adımlar piyasada faizlerin önünü açmıştı. Likiditeyi kısarak kredi faizlerini yükseltiyorlar. Bu da kredi arzındaki artış hızını düşürüyor. Talep daralıyor. Talep daraldıkça maliyet artışlarını yansıtmak zorlaşıyor. Fakat bu da bütçenin gelir tarafını da etkiliyor. Kredi arzı artmadıkça vergi geliri de artmayacak demektir. Bu da bütçe açığının kapanmaması demektir. Bütçede hedeflenen düzeye ise gelmek şu anda çok zor. Ayrıca politika sıkılaştıkça vergide tahsilat oranı da düşer. Çünkü şirketler ilk devletten keser. Bunun da göz önüne alınması gerekiyor” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, enflasyonun tek haneye düşürülmesini ekonomi programının temel hedefi olarak belirlediklerini aktarmıştı. Fiyat istikrarı olmadan gelir dağılımında adalet ve kalıcı refah artışının mümkün olmadığına işaret eden Şimşek, vergide adaleti güçlendirmek için önemli düzenlemeler yaptıklarını vurgulamıştı. Bu açıklamaları da değerlendiren Civelek şunları kaydetti: “Önceliği enflasyona vermemiz lazım. Bu bile yoksulluğu artıracak bir durum. Fakat başka yapılacak bir yol yok. Peki enflasyonu düşürmek için ne yapmak gerekiyor derseniz para politikaları başlı başına yetmez, mali politikaları da sıkılaştıracağız. Harcamaları azaltacağız, gelirleri artıracağız. Bunu yaparken sosyal adaleti gözetleme şansımız şu anki koşullarda oldukça sınırlı. Bakan Şimşek’in söylediği herkesin bir şeyler istediği fakat şu anda herkesi memnun etme şansı sıfır. Birilerine dokunmak zorundasınız fakat kimse kendine dokunulmasını istemiyor. Vergi adaletini sağlamak için öncelikle doğrudan vergiler gelirden alınır, dolaylı vergiler ise her türlü harcamadan alınır yani ÖTV ve KDV gibi. Vergilerin oranında dolaylı vergilerin yüzde 60-70’lerde olması sağlıksız bir ekonomiyi işaret eder. Sorunları ağırlaştırır. Eğer vergilerin oranı artacaksa öncelikli olarak Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisinin artırılması gerekiyor. Kazanandan daha çok alınması gerekiyor ki vergi adaleti sağlansın. Fakat şu anda iktidarın böyle bir şansı yok. Gelirden alınan vergiler 3 aylık veya yıllık gibi periyotlar ile alınıyor. Bizim ise hemen gelir kazanmamız gerekiyor çünkü bütçe açığımız çok büyük. Şu anda bir takım dolaylı vergi oranlarında artış yapıldı. Bu hem enflasyonu hem de yoksullaşmayı hızlandıracak bir durum fakat bütçe açığını aşağı çekecek başka bir yok bulunamıyor. Bütçe harcamalarının yüzde 3’te 1’i personel giderleri, 3’te biri sosyal destek ve güvenlik harcamaları geri kalan 3’te 1 ile de her şeyi yapmanız gerekiyor. Bu da yeterli değil. Gelir yaratılması gerekiyor. Özelleştirme yapabileceğin bir kurum kalmadı. Kalanlar ise teminat gösterilerek kredi kullanılmış. Yani şimdi bugüne kadar yapmadığınız şeyleri şimdi kaçışınız olmadığı için yapmanız gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında zaten Bakan Şimşek’in başarılı olma ihtimali çok düşük. Bir taraftan üzerine gelinmesin diye Cumhurbaşkanının taleplerini idare ediyor, piyasaları idare etmeye çalışıyor bir yandan da herkesi memnun etmek için uğraşıyor. Haliyle bu kadar değişkeni kontrol edebilmek çok zor. Çünkü daha önce de söylediğim gibi gelir dağılımı bozuk. Bu atmosferde Ortodoks politikaların başarılı olma şansı çok düşük. Başka radikal yöntemlere başvurmak gerekiyor fakat Bakan Şimşek’in bu politikaları uygulaması söz konusu değil çünkü Ortodoks politikalar ısrarcı. Jeopolitik denklemde Türkiye’nin Batı’ya kalmasında ısrar edildiğinin bir göstergesidir bu Ortodoks politikadaki ısrar.”
 
Üst